MİKROBİYAL GÜBRE ÇALIŞTAYI SONUÇ BİLDİRGESİNİ GÖREBİLİRSİNİZ

MİKROBİYAL GÜBRE ÇALIŞTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı-Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM), Toprak Gübre ve Su Kaynakları Merkez Araştırma Enstitüsünün (TGSKMAE), 23-24 Ekim 2014 tarihlerinde Enstitü, Ilgaz Dağı Doğal Kaynaklar ve Biyolojik Çeşitlilik Araştırma ve Eğitim Merkezinde düzenlediği "Mikrobiyal Gübre Çalıştayı"na  Kastamonu Valisi Sn. Şehmus GÜNAYDIN, Yüksek İhtisas Üniversitesi Rektörü Sn. Prof. Dr. M. Rüştü KARAMAN, TAGEM Genel Müdür Yardımcısı Sn. Dr. Ahmet YÜCER ile Bakanlığın ilgili birimlerinden yöneticiler ve uzmanlar, Yeditepe Üniversitesi-Yeditepe Sağlık Hizmetleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Emrah İNCE, çalıştaya ana sponsor olan Yeditepe Sağlık Hizmetleri AŞ ve diğer sponsorlar; Biomarket ve ODC yetkilileri,  çok sayıda üniversiteden akademisyenler, farklı kurum / kuruluş ile özel sektör temsilcileri, Japonya, İran ve Pakistan'dan da konuklarla toplamda 75 kişi katılmış ve çalıştay başarıyla tamamlanmıştır.

 

Açılış konuşmalarında Genel Müdür Yardımcısı Dr. Ahmet YÜCER doğal kaynaklarımızın doğru yönetiminde Mikrobiyal Gübrelerin yaygınlaştırılmasının oldukça önemli olduğunu belirtmiştir. Konuşmalarında TGSKMAE tarafından son on yılda 34 ton mikrobiyal gübre üretildiğini ve bu miktarla 340 bin dekar alanın aşılanabildiğini belirtmiştir. Özellikle baklagil ekimi alanlarında kimyasal gübre olarak kullanılan azotlu gübrenin 10 bin ton olduğunu ve bu alanların kimyasal gübre yerine mikrobiyal gübre ile aşılandığında ülke ekonomisine yılda 100 milyon TL'lik net kazancın sağlanabileceğini vurgulamışlardır.

 

Kastamonu Valisi Sn. Şehmus GÜNAYDIN ise konuşmalarında toprak, gübre ve su kaynaklarımızın doğru yönetilmesinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın son yıllarda yapmış olduğu çalışmalardan bahsetmiş ve çiftçiye verilen doğrudan desteklerin ne kadar yerinde ve önemli olduğunun altını çizmişlerdir.

 

Organizasyona; Bakanlığımız, Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü (BÜGEM), Yeditepe Üniversitesi ve Selçuk Üniversitesi de destek vermiştir.

 

Çalıştay, "Sürdürülebilir Tarımda Mikrobiyal Gübrelerin Rolü" ve "Mikrobiyal Gübre Mevzuatı, Üretimi, Tüketimi, Sorunları ve Çözüm Yolları" konularını içeren iki ana başlık altında, üç oturum olarak gerçekleştirilmiştir. Bu oturumlarda, yirmi konuşmacı, konuya açıklık getirecek bildiriler sunmuşlardır. Moderatörlüğünü TGSKMAE’den Dr. Nesime CEBEL’in yaptığı sonuç bölümünde “Tartışma ve Genel Değerlendirme” oturumu yapılmıştır.

 

Hazırlanacak "Sonuç Bildirgesi" ile mikrobiyal gübrelerin kullanımının yaygınlaştırılması konusunda karşılaşılan problemlerin tartışılıp çözüm odaklı fikirlerin geliştirilmesi,  konu ile ilgili tüm paydaşların yer alacağı eylem planlarının hazırlanması ve uygulamaya konulması hedeflenmiştir.

 

Bildirilerde yer alan önerilerden bazıları şöyledir:

            1. Gelecekte farklı çevre koşulları ve bitkilerde hangi bakteriyel özelliklerin kullanılacağı ve uygun PGPR (Bitki gelişimini teşvik eden kök rizosfer bakterileri) seçim ve formülasyonu açıklıkla tanımlanmalıdır. Kombine uygulamaların bitki gelişimine etki ve interaksiyonlarının biyokimyasal temellerinin ortaya konulması gereklidir.

Rizosfer-PGPR interaksiyonu ve rizosferde PGPR ekolojisi mekanizması ile karışık kültürlerdeki çoklu etkileşimlerin araştırılması, sürdürülebilir tarım sistemlerinin geliştirilmesinde önemlidir. Gelecekte bitki yüzeyleri ve bakteri ilişkileri, bakterilerle bitki genotipi arasındaki ilişkiler, çevresel uyumluluk ve etkin türlerin izolasyonu çalışmaları artırılmalıdır.

Tarla koşullarında büyük varyasyonlar olsa bile, kontrollü ortamlarda etkin bulunan mikroorganizmaların tarla koşullarında taşınması ve adapte edilebilmesi çalışmalarına devam edilmelidir. Türlerdeki geniş genetik varyasyon, farklı koşullara adapte olabilen yüksek potansiyele sahip mikroorganizmaların belirlenebileceğini ortaya koymaktadır. Benzer ve farklı metabolik aktiviteye sahip daha fazla mikroorganizma farklı çevre şartlarında araştırılarak etkin biyolojik gübre kombinasyonları belirlenmelidir.

Mikrobiyal kültürlerin uygulanmasında kültür metodunun basit, ucuz ve taşınabilir olması, yüksek metabolik aktivite göstermesi ve uzun süre depolanabilir özellikte olması gereklidir. Uzun dönemde lokal mikro flora üzerine inokulantın etkileri ve ekolojik sonuçları ortaya konulmalıdır. Farklı çevre koşullarına bağlı olarak mikroorganizmaların benzer ve farklı metabolik aktivite göstereceği dikkate alınmalıdır.

Gelecekte bakterilerin birlikte uygulamaları, ağaç türlerinde uygulamaların yaygınlaştırılması, bitki yüzeyleri ve bakteri ilişkileri, bakterilerle bitki genotipi arasındaki ilişkiler, çevresel uyumluluk ve etkin türlerin izolasyonu üzerinde kapsamlı araştırmalara gereksinim vardır.

Toprağa aşılanacak türlerin düşük rekabetle yaşamalarının ve rizosfere yerleşmelerinin sağlanması inokulasyonun etkinliğini artıracaktır. Özellikle PGPR tarafından, bitkisel hormonsal maddelerin, bitki tarafından hormon üretimini azaltıcı enzimlerin ve flavonoid maddelerin üretimi, kök yüzey alanını artırarak kök gelişmesini ve morfolojisini değiştirme, besin alımını ve ortak yaşam ilişkilerini etkileyen mekanizmaların tam olarak açıklığa kavuşturulması gereklidir.

            2. Ülkemizde yıllardır yürütülen biyolojik mücadele ve mikrobiyal gübre çalışmalarının sonuçları uygulamaya aktarılmalı, mikrobiyal izolatlardan elde edilen biyolojik ürünlerin kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.

Geniş spektrumlu organizmalardan oluşan biyoformülasyonların biyopestisit ya da mikrobiyal gübre olarak kullanılması teşvik edilmelidir.

Ülkemiz lokasyonlarından elde edilen yerli izolatlardan oluşturulacak biyoformülasyonların yurt dışından satın alınan mikrobiyal ürünlere göre daha avantajlı olacağı ve rekabette önemli üstünlüklere sahip olacağı düşünülmektedir. Bu bağlamda ülkemiz tarımında ihtiyaç duyulan mikrobiyal ürünlerin dışarıdan satın alınması yerine kendi öz kaynaklarımızın değerlendirilmesi gerekmektedir. Ülkemizde bu konuda çalışan çok sayıda bilim adamı olup; özel sektörün de katkısı ile geliştirilecek biyoformülasyonların ülkemize ihracatta çok önemli avantajlar sağlayacağı düşünülmektedir.

Bakanlık, Üniversite ve Özel Sektör işbirliği son yıllarda belli bir ivme kazanmış olup; bu anlamdaki işbirliği mikrobiyal ürünler konusunda da artarak devam ettirilmeli, gerekirse diğer projelerden bağımsız olarak biyolojik ürünler için ayrı bir proje fonu oluşturularak ürüne dönüşecek çalışmalar iyi bir değerlendirme sürecine tabi tutularak mutlaka desteklenmelidir.

Mikrobiyal gübre ve biyopestisit tescil yönetmelikleri diğer gübre ve pestisit yönetmeliklerinden ayrılarak ‘Biyolojik Ürünler Tescil Yönetmeliği’ adı altında ayrı bir şekilde düzenlenmelidir.

Özellikle biyopestisitlerin tescillendirilmesi ile ilgili yönetmeliklerde istenilen testler ile ilgili daha anlaşılır ve net ifadeler kullanılmalı, gerekirse ilgili bakanlık bir merkez oluşturarak tescillendirilmesi düşünülen formülasyon ile ilgili istenilen tüm testleri bakanlık olarak kendi bünyesinde yapabilmelidir.

Biyolojik ürünler ile ilgili çalışmaların ve sorunların tartışıldığı sempozyum, panel ve çalıştaylar sık sık düzenlenmeli, ilgili tüm paydaşların görüşlerine baş vurulmalıdır.

Tesciline başvurulacak formülasyonun içeriğindeki mikrobiyal organizmaların kaynağının mutlaka bilinmesi gerekir. Biyolojik ürünleri yaygınlaştırma adına konu uzmanı olmayan her araştırıcı ya da özel sektörün bu işin içine dahil edilmesi biyolojik ürünlere olan güveni de zedeleyecek ve ileride ciddi sıkıntılara sebep olabilecektir.

            3. Mikrobiyal gübre ve Biyopestisistleri oluşturan türler arasında etki ve kullanım amaçlarına göre farklar bulunmaktadır. Agrobacterium, Bacillus, Pseudomonas, Trichoderma içinde bulunduran ürünler biyopestisit kapsamında değerlendirilmektedir. Bu mikroorganizma türleri tek veya ender olarak ikili karışım şeklinde bitki koruma ürünü olarak ruhsatlandırılmaktadır. Ancak bu mikroorganizmaların biri veya birkaçını ve bunun yanı sıra etki mekanizmaları gereği bitki koruma ürünü olarak değerlendirilemeyecek ancak mikrobiyal gübre olarak adlandırılabilecek bazı mikroorganizmalar ile N, P, K gibi mineralleri de içeren ürünler için de zaman zaman ruhsat başvurusunda bulunulmaktadır. Bu şekildeki karışımlar bitki koruma ürünü tanımı içinde yer almamaktadır. İçeriğinde bitki koruma ürünü olarak kullanılan bir mikroorganizma bulunsa dahi, çok sayıda mikroorganizma ve mineral içeren bir ürün bitki koruma ürünü olarak değerlendirilmemektedir.

Oysa biyopestisit kapsamındaki türlerin değerlendirilmesinde; denemelere tabi tutularak ve pestisit ruhsatlandırma esaslarına göre ruhsat alarak kullanıma sunulmalıdır. Bu mikroorganizmaları içinde bulunduran ürünler geniş alanlarda yaygın olarak gübre şekilde kullanıldığında ise Bitki Sağlığı açısından doğal toprak florası için risk oluşturabilmektedir.

Doğal canlı organizmalardan elde edilen mikrobiyal gübrelerin kullanımı bitki sağlığı açısından bitkilerde gelişimi engelleyen veya verim kaybına neden olan hastalık etmenlerinin engellenmesinde rol oynaması bakımından önemli ve gereklidir. Ancak, Fungus ve/veya bakteriyel organizmalardan hazırlanan mikrobiyal gübrelerin  (Nain ve ark., 2010) yoğun ve yaygın kullanımının toprakta mevcut mikroorganizma faaliyeti üzerinde olumsuz etkilerinin olabileceği göz önünde bulundurulmalı ve dengeli kullanılmalıdır.

4. Mikrobiyal gübrelerin etiketinde BK ürünü olarak ifade bulunmamasına rağmen firmalarınca veya satış noktalarında sözlü olarak bu ürünün birçok zararlı organizmayı kontrol altına aldığına dair ifadeler kullanıldığı gözlenmekte olup, Bakanlığımızca yapılacak eğitim çalışmalarında ve satış noktalarındaki denetimlerde konuya ağırlık verilmesi ve gerekli uyarılarda bulunulmasında fayda görülmektedir.

5. Biyogübre ve organik gübrelerin, kimyasal gübrelerle birlikte tarımda etkin şekilde uygulanmasını öngören bir anlayış ve programın yürürlüğe konulması zorunludur. Tarım ürünleri yetiştiricilerinin de bu konuda ki bilgi, beceri ve eğitimlerinin ön plana alınması gerekmektedir. Türkiye’de bu tarz araştırmalar  ve üretim yetersiz kalmaktadır.

            6. Bu gübreleri topraktan uygulamamız gerekir. Yapraktan uygulamak mikrobiyal gübrelerin hedeflerine ve amacına uygun olmayacaktır. Çünkü topraktan uygulandıklarında atmosfer azotunu fikse etmek, organik atıklar ve kalıntıları parçalamak, toprak kökenli patojenleri baskılamak, bitki besin maddelerinin yarayışlılığını arttırmak ve dönüşümlerini sağlamak, pestisitler de dahil olmak üzere toksik etki yapan bileşiklerin bozunumunu sağlamak, antibiyotik ve diğer biyoaktif maddeleri üretmek, bitkilerin alabileceği basit organik molekülleri üretmek, ağır metal iyonlarını bağlayarak bitkilerce daha az alımını sağlamak, çözünemeyen besin kaynaklarını çözünür hale getirmek, polisakkarit üreterek toprak agregasyonunu artırmak gibi önemli yararları olan mikroorganizmaların yapraktan uygulandıklarında bu işlevlerini yapması mümkün olmayacaktır. Yapraktan uygulamalarında mikrobiyal gübrelerin tek bir işlevleri söz konusudur. Hastalık etmenlerini baskılayarak ürünün miktar ve kalitesine olumlu etki yapacaktır. Başka bir deyişle mikrobiyal gübrelerin yapraktan uygulanmasının tek bir amacı olabilir. Pestisit olarak etkinliği söz konusu olacaktır. Bu ise mikrobiyal gübrelerin kullanım hedef ve amacına kesinlikle uygun olmayacaktır.

       7. bu ürünlerin mutlak ve mutlak desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Şayet bu kadar zorlukları uygulamaya devam edecek olursak söz konusu bu ürünler gelişemez. Zira şu anda 1 veya 2 üretici ve 4 ithalatçı olması bunun bir göstergesidir. Bu tip ürünlerin üretim, ithalat ve tescil işlemleri kolaylaştırılıp önlerinin açılması ülkemiz tarımı için son derece önemlidir.

            8. Mikrobiyal gübreler için yapılan güvenlik ve kalite çalışmaları insanlar, hayvanlar ve bitkiler için patojen olmayan mikroorganizmaların kullanılmasını öngörmektedir. Bu amaçla içeriğindeki toprak kökenli faydalı mikroorganizmaların yanı sıra toprak patojenlerinin bulunup bulunmadığının araştırılmasının gerekliliği yönünden de irdelenebilir. Bunlar güvenlik açısından değerlendirilmelidir. Mevcut yönetmelikte bu patojenlere dair herhangi bir sınırlama getirilmemiştir. Bu yönden analizlerin de yapılması gübre üretimindeki güvenlik düzeyi ve ürün kalitesinin artmasına yardımcı olacağı öngörülebilir.

            9. Çalışmalar, çok farklı toprak ve iklim koşullarında çeşitli bitkilerde kullanılabilecek büyük bir PGPR biyogübreleme potansiyeli olduğunu göstermektedir.  Bir yüzyıldan beri daha fazla süredir mevcut olan rhizobium inokülantlarını bir tarafa koyarsak, PGPR biyogübrelemesinin ticarileşme düzeyinin çok fazla yükselmediği görülmektedir. Şüphesiz gerek konukçu bitki çeşitlerinin ve gerekse toprak/iklim koşullarının farklılığı, PGPR’lerin ticarileşmesinde önemli kısıtlardır. PGPR biyogübrelemesinin konukçu rizosferinde başarılı bir şekilde kolonize olacağını ve bitkinin gelişimini uyaracağı konusunda ikna edici olmadan önce rizosfer ekolojisi ve rizosfer mikroorganizmalarının birbirleri arasındaki ilişkiler ile ilgili bilgilerimizi artırmamız gerekecektir. Bu da söz konusu konular üzerinde yapılacak çalışmalarla gerçekleştirilebilecektir.

            10. Biyogübreler ile gübreleme yaparken; toprakların makro ve mikro besin elementlerinin miktarının, toprak tipinin, toprak nem içeriğinin, toprak havalanma durumunun, toprak sıcaklığının, toprak reaksiyonunun, bitkisel faktörlerin ve bakteriyel faktörlerin dikkate alınması,

Biogübrelerin çevre kirliği üzerine olumlu etkileri konusunda kamuoyu oluşturulması ve bu özellikteki gübrelerin kullanımının yaygınlaştırılması,

Biyogübrelerin üzerine yapılacak araştırmaların amaçlarının kirliliğin sosyal etkilerini azaltmaya yönelik ve ürün artışı sağlayan noktalara yönelmesi,

- Mevcut biyogübreler haricinde yeni mikroorganizmaların ve yeni gübrelerin elde edilmesi ve çalışmaların yürütülmesi,

- Bakteri genetik mühendisliğinin geliştirilmesi ve gen aktarım çalışmalarına daha fazla önem verilmesi gerekmektedir.

            11. mikorizalar

·         Henüz yeni teni tanınmaya başlayan Mikorizanın, doğru ve etkin bir biçimde kullanılabilmesi için tüm ilgili birimlerin mikoriza konusunda eğitilmesine ihtiyaç vardır.

·         Çiftçilerin mikoriza kullanmaya özendirilmesi için çeşitli kampanyalar düzenlenmeli mikoriza uygulamalarına destek verilmelidir.

·         İlgili kuruluşlar tarafından toprak analizi yapıldıktan sonra verilen gübreleme önerilerinde mikoriza da  tavsiye edilmeli ve uygun oranlar belirtilmelidir.

·         Devlet kendi çiftliklerinde ve tarımsal araştırmalarda mikoriza kullanımını teşvik etmelidir.

·         Numune alma ve Analiz Metotları mikrobiyal gübreler için yeniden gözden geçirilebilir. Örnek olarak, ağırlık yerine canlı sayısı dikkate alınabilir.

·         Yönetmeliklerin uygulanması sırasında insan faktörü ön plana çıkmaktadır. Kuruluşların işlemleri yerine getirmesi gereken makul azami süreler belirlenebilir.

·         Mikrobiyal Gübrelerin analizini yapacak kuruluşlarının seçilmesi için kriterler Bakanlık tarafından belirlenebilir. Örneğin Ankara gümrüğüne gelmiş bir ürünün analizi Ankara’daki analiz kuruluşları tarafından yapılabilecekken, ürün analiz için Van’a gönderilmeyebilir. Böylelikle zaman kazanımı sağlanacaktır. 

·         İthalat izni 1 yıl süreyle belli bir miktar için alınabilir ve bu miktar o yıl içinde partiler halinde ithal edilebilir. İthal edilen her parti analizlerden geçerek nihai izin verilmelidir. Böylece stok maliyetleri düşecek, mevsimsel ithalat yapılabilecek ve ürünün kullanılabilme süresi uzayacaktır. 

·         Yanlış anlam ve algıları önleyebilme açısından Mikrobiyal Gübre isimlendirilmesinde Gübre yerine daha uygun bir kelime bulunması daha uygun olacaktır.

            12. Vermikompost,

yavaş salınımlı olması ve kullanıldığı toprakta sağladığı fiziksel, kimyasal ve biyolojik iyileşmeler sebebiyle son zamanların en gözde organik gübresidir. Vermikompost teknikleri çok düşük maliyet gerektiren kolay uygulanabilir yöntemlerdir. Doğru uygulanmış ve iyi takip edilmiş bir vermikompost süreci sonunda, biyo-gübre ve biyo-pestisit olarak etkili, ticari değeri çok yüksek bir ürün elde edilebilir. Vermikompostun ülkemizde kullanılmasının yaygınlaştırılmasına yönelik gereken çalışmaların artırılmasının gerekliliğinin yanında mevcut mevzuatta yer alan hayvansal atıklardan elde edilen vermikompostların ısıl işlemlere tabi tutulmasıyla vermikompostun kalite parametrelerinde meydana gelebilecek etkilerinin ve ısıl işleme tabi tutulan vermikompostların bitkisel üretime olan etkilerinin detaylı şekilde araştırılması ve bu çalışma neticelerinden yola çıkılarak mevzuatların yeniden ele alınması önerilmektedir.

            13. Günümüzün mikorizal aşılama çalışmaları ve gelecekten beklentiler 

Bu gelişmeler kuşkusuz ülkemizde gerçekleştirilen mikoriza çalışmaları açısından çok önemlidir. Çünkü yukarıda örnekleri verilen yerli proje ve tez çalışmalarının çoğunda kullanılan mikorizal aşı materyalleri yabancı menşeilidir  ve aşılama sonrası mikorizasyonun başarısı kök enfeksiyon yüzdesi ve bitki ve toprak analizleri gibi niceliksel gözlemlerle sınırlı kalmış; istatistiksel olarak yüksek enfeksiyon yüzdesi ve bitki gelişimi gözlemlenen  koşullarda mikorizal aşılama etkin kabul edilmiştir. Diğer yandan çoğu durumda mikorizal enfeksiyonu sağlayan bireylerin ne düzeyde aşılama ile ilgili olduğu sorusu ihmal edilmiştir.

Bu noktada yapılması gerekenler (i) kendi toprak kaynaklarımızdan izole edilmek suretiyle gerçekleştirilen mikorizal aşılama araştırmalarının teşvik edilmesi ve böylece yerli mikorizal çeşitliliğimizi ve zenginliğimizi açığa çıkarmak suretiyle etkinliği daha yüksek mikorizal aşı materyallerinin elde edilmesi; (ii) yerli mikorizaların tanılaması aşamasında modern moleküler biyolojik teknolojilerinin kullanılarak ülkemizin farklı tarımsal koşullarına özgü mikorizal topluluk yapısı, fonksiyonel çeşitliliği, enfeksiyon etkinliği, patojen baskılama özelliği gibi verilerin sağlanmasıdır.

            14. Bilindiği üzere nitrat ve nitrit kirliliği hem toprakta hem yeraltı sularında hem de bunların bulaşık olduğu ürünü tüketen insan sağlığı üzerinde ciddi sorunlara yol açmaktadır. Diğer taraftan yine aşırı fosforlu gübre kullanımı sulak alanlarda ötrofikasyona neden olmaktadır. Kısacası çevre ve insanlığa etki açısından Mikrobiyal Gübrelerin yaygınlaştırılması sürdürülebilir toprak ve su yönetimi açısından da son derece önemli ve gereklidir.

            15. Ülkemiz topraklarındaki mikorizal gen kaynaklarımız değerlendirilip mikrobiyal gübre olarak üretilmeli ve kullanımları yaygınlaştırılmalıdır. İthal edilen ürünlerin kontrolü ve içeriğindeki canlı mikroorganizmaların tespiti ve etkinlik testleri için kamu kurumlarında uygun birimlerin oluşturularak test ve analiz çalışmalarının bu birimlerde yapılması önerilmektedir.

Sürdürülebilir tarımda hedeflenen, devamlılık gösteren, verimli, kaliteli ve kar sağlayan, çevreyle dost tarımsal üretimdir. Bu hedefe ulaşmada doğal kaynaklar ve çevreye zarar vermeyen kültürel uygulamaların kullanılması gerekmektedir. Bu bağlamda; toprak içerisinde bulunan ve topraktaki bitki besin elementlerini bitkinin kullanabileceği yarayışlı hale getirerek, daha az kimyasal gübre kullanımını sağlayan mikroorganizmaların kullanımının yaygınlaşması gerekmektedir.

Çalıştay sonucunda, Mevcut Durum Analizi ve Yapılması Gerekenler ile atılması gereken adımlar konuşmacılar ve katılımcıların katkılarıyla derlenmiş ve aşağıda özetlenmiştir. Bunlar:

·         Biyolojik gübreler adı altında yeni bir çalışma yapılarak gübrelerin; hayvansal, bitkisel ve mikroorganizma kaynaklı olmak üzere sınıflandırılması, tanımların sekonder metabolitleri de kapsayacak ve anlam kargaşasına mahal vermeyecek şekilde gözden geçirilmesi amacıyla komisyonlar oluşturulması (BÜGEM,TAGEM, Üniversite),

·         Mikrobiyal gübrelerin araştırmacılara, tüketicilere, mühendislere tanıtılması bu konuda bilgilendirilmeleri ve mikrobiyal gübrelerin yaygınlaştırılması amacıyla demostrasyon projelerinin artırılması, sempozyum, kongre vb. faaliyetlerin gerçekleştirilmesi (BÜGEM,TAGEM, Üniversite),

·         Üniversitelerin ilgili bölümlerine ders olarak konulması,

·         Mikrobiyal gübrelerin gübreleme rehberlerinde yer alması (TAGEM),

·         Biyolojik gübrelerin de destek kapsamına alınması (BÜGEM),

·         Analizlerde toplam bakteri değil, üründe yer alan mikroorganizmaların spesifik olarak en azından cins düzeyinde analiz edilmesi, analiz metotlarının mevzuatta yer alması, analiz kritik değerleri ve güvenlik kriterlerinin belrlenmesi, (BÜGEM, TAGEM, ÜNİVERSİTE), (Bu konuda Yeditepe Üniversitesinden Prof. Dr. Fikrettin ŞAHİN gönüllü olarak eğitim verebileceklerini ve ilerleyen zamanlarda yönetmelikte konuyla ilgili gerekli düzenlemelerin yapılabileceğini belirtmiştir).

·         Yerli kaynakların araştırılması ve yerli izolatlar elde edilerek ülkesel kültür koleksiyonu oluşturulması ve bu amaca hizmet edeceği düşünülen, TGSKMAE bünyesinde  kurulması planlanan, “Mikrobiyal Gübre Teknoloji Geliştirme ve Kültür Koleksiyonu Merkezi” için teknik yardım ve finansmanın sağlanması için destek verilmesi, (BÜGEM,TAGEM, Üniversite)  Ülkemizde bu konudaki İzolatların eldesi, moleküler karakterizasyonu gibi ileri teknoloji kullanımı, mikrobiyal gübre üretim teknolojileri, ithal edilen, üretilen ve ihraç edilen ürünlerin analizi ve test edilmeleri ile ilgili metot geliştirme, tescil ve denetime yardımcı olacak veri üretme, mikrobiyal gübre ve biyopestisit üretiminde kullanabilecek kültür koleksiyonu oluşturmak ve özel sektör, üniversiteler ve ilgili kurumlara hizmet vermek amacıyla böyle bir merkezin oluşturulması hedeflenmiştir. İlgili Kurum ve Kuruluşlarla  çözüm odaklı proje ortaklığı oluşturulmalıdır.

·          Yerli izolatlarla yeni ürünler ve formülasyon çalışmalarının yapılması ve tescil haklarının korunması ve ihracaatın teşvik edilmesi ((BÜGEM,TAGEM, Üniversite, Özel Sektör),

·         Ortak araştırmalar yapılarak ülkesel projelere dönüştürülmesi, (TAGEM, Kamu, Üniversite, Özel Sektör işbirlikleri,)

·         Uzmanlaşmış çalışma gruplarının oluşturulması, (BÜGEM, TAGEM, Üniversite ve Özel Sektör İşbirliği)

·         Yönetmeliklerde biyopestisit ve mikrobiyal gübre tanımlamalarından ve tescil için farklı yönetmeliklerden kaynaklanan karışıklığın giderilmesi ve her ürün ne amaçla kullanılacaksa, o yönetmelik kurallarına uygunluğuna bakılmalı, başka bir görüş istenmesi, ön ithalat izni vs. konularında özel sektörün çalışmalarına hız verecek bazı düzenlemelerin yapılmasının gerekliliği, (İlgili tüm paydaşlarla, kongre, sempozyum, çalıştay, eğitim toplantıları)

 

Saygılarımızla,

Mikrobiyal Gübre Çalıştayı Düzenleme Komitesi